Tüm dünyada etkisini gösteren koronavirüs (COVID-19) pandemisi, hayatı durma noktasına getirdi. Hastalığın insan sağlığını nasıl etkilediğini araştıran bilim insanları, hava kirliliği ile koronavirüs ölümleri arasındaki bağlantıyı keşfetti.
Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, hava kirliliğine sebep olan katı parçacık (partikül madde/ PM) yoğunluğunun artışı, koronavirüs ölümlerini tetikliyor. ABD genelinde 3 bin farklı lokasyondan alınan örneklerde PM oranı yüksek bölgelerdeki koronavirüs ölümlerinin, PM oranı düşük bölgelere göre yüzde 15 artış kaydettiği gözlemlendi.
Araştırmayı gerçekleştiren ekibin başındaki Francesca Dominici, pandemi olmasa bile PM’in insan sağlığına ciddi zararlar verdiğini ortaya koyan çalışmaların olduğunu belirtti. Dominici ayrıca, koronavirüs kaynaklı hastaneye kaldırılma ve ölüm riskinin de hava kirliliğinin yüksek olduğu yerlerde daha fazla olduğunu ifade etti.
Hava kirliliğine sebep olan PM’in endüstriyel üretimin olmadığı yoğun nüfuslu şehirlerde dizel yakıttan kaynaklandığını belirten BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Katı parçacıkların en temel kaynağı kömür ve kömürün olmadığı yerlerdeyse dizel yakıttır. LPG’nin ürettiği katı parçacık miktarı kömürden 35 kat, dizelden 10 kat ve benzinden yüzde 30 daha azdır. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ‘yeşil bölge’ dedikleri dizel araçların yasaklandığı bölgeler oluşturdu. Almanya’nın Köln kentinde başlayan yasaklar, geçtiğimiz yıl İtalya ve İspanya’ya taşındı. Ülkemizdeyse üç ayda başlaması beklenen zorunlu emisyon testleriyle katı parçacıkların atmosfere salınımı kontrol altında tutulmaya çalışılacak” dedi.
PM, bugün koronavirüs salgınıyla gündeme geldiğini ancak daha pek çok sağlık sorununa yol açtığının altını çizen Örücü konu şu bilgileri aktardı: “AB verilerine göre büyük şehirlerin havasında yer alan yüksek PM oranları nedeniyle insanların ömrü, altı ila sekiz ay kısalıyor. Yüksek PM değerlerinin yarattığı sağlık sorunlarına harcanan para ise ton başına 75 bin Avro olarak hesaplanıyor. Bu nedenle AB ülkelerinde dizel yasakları gündeme geldi. Önümüzdeki beş yılda Avrupa’da dizel araç göremeyeceğiz. Bu araçların dizel yasağının uygulanmadığı ülkelere kaydırılması ihtimali hepimiz için tehdit oluşturuyor.”
Avrupa’daki dizel yasaklarının Türkiye’deki iş düşümünün zorunlu emisyon testi olduğunu söyleyen Örücü, “Dizel yakıtın insan sağlığı ve çevreye olan zararı devletlerin yadsıyamayacağı verilerle kanıtlandı. AB ülkelerinde başlayan ‘yeşil bölge’ uygulamalarının büyük şehirlerimizde uygulamaya geçirileceğini öngörüyorduk. Yeni Çevre Kanunu ile getirilen zorunlu emisyon testi olası dizel yasağının ilk adımı olarak yorumlanabilir” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2019 yılından beri gündeminde bulunan zorunlu emisyon ölçümü 2020 yılının ilk günlerinde yasalaştı ve üç ayda tüm Türkiye’de uygulanması bekleniyor. Trafikte bulunan 500 binin üzerindeki aracın zorunlu emisyon testini geçemeyeceği tahmin ediliyor