Covid-19 salgını sürecinde artan internet ve sosyal medya kullanımıyla birlikte dijital ayak izi de büyüyor. Her bir paylaşım ya da beğeni, karbon salımına, dolayısıyla iklim krizine katkıda bulunuyor.
Pandemi nedeniyle alınan bireysel ve kamusal önlemler, internet ve sosyal medya kullanımını, beraberinde ise dijital ayak izini artırdı. Çevrimiçi geçirilen her saniye ve dijital ortamda yaptığımız her işlem, yol açtığı karbon salınımıyla iklim krizini tetikliyor ve gezegene zarar veriyor.
Dünyada internet ve sosyal medya kullanımı her geçen yıl artıyor. Son bir yılda 300 milyon kişi daha internet kullanmaya başladı ve toplam internet kullanıcısı sayısı dünyada 4,5 milyara, Türkiye’de ise 62 milyona ulaştı. Benzer bir artış sosyal medya kullanımında da görülüyor. Dünya genelinde sosyal medya kullanıcısı 3,8 milyara, Türkiye’de ise 54 milyona ulaştı.
Bir kişi günde ortalama altı saat 43 dakikasını internet kullanarak, iki saat 24 dakikasını sosyal medyada geçiriyor. Pandemi döneminde alınan bireysel ve kamusal önlemlerle birlikte insanların eve kapanması, bu sürenin uzamasına neden oldu. Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) tarafından yapılan bir araştırmaya göre bilgisayar kullanımı yüzde 70, cep telefonu kullanımı yüzde 80 artış gösterdi. Görüntülü konuşma ve video konferans uygulamalarını kullanma sıklığı ise yüzde 78 arttı.Benzer şekilde, video konferans uygulamalarından biri olan Zoom’un kullanıcı sayısı pandemi döneminde yüzde 50 artış gösterdi.
İnternet ve sosyal medya kullanımındaki artış, bu dijital faaliyetin ekosisteme olan maliyetini de artırıyor. Dünya genelinde tüketilen toplam elektriğin yüzde dördü bilişim teknolojileri ve onları bir araya getiren küresel veri ağı tarafından tüketiliyor. Bir akıllı telefonun yapımında 70 kadar kimyasal kullanılabiliyor ve bunların bir bölümü dünyada nadir olarak bulunuyor. Bu kimyasalların topraktan çıkarılma süreçleri de ekosistem açısından oldukça önemli bir ayak izi oluşturuyor. Bununla birlikte, cep telefonlarının sadece yüzde beşi, genel olarak elektronik atıkların ise yüzde 16’sı geri dönüştürülebiliyor.
Dünyada kullanılan 7 milyar cep telefonunu ve veri ağını birbirine bağlayan dijital sistemi işletmenin bir yılda 600 milyon ton karbon salınımına neden olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam küresel karbon salınımının yüzde dördüne denk geliyor.
Twitter’da yayınlanan her tweet, Facebook’ta yayınlanan her durum güncellemesi ve Instagram’da paylaşılan her fotoğraf, WhatsApp’ta atılan her bir mesaj dijital ayak izi oluşturmaya yetiyor. Sosyal ağ sitelerinde ne kadar çok zaman geçirilirse, dijital ayak izi o kadar büyüyor. Bir sayfayı veya bir Facebook gönderisini “beğenmek” bile, veriler Facebook’un sunucularına kaydedildiğinden dijital ayak izi hanesine ekleniyor.
E-posta gönderimi: Karbon ayak izi konusunda uzman olan Mike Berners-Lee’nin “Muzlar Ne Kadar Kötüdür?” kitabı, e-postaların CO2 emisyonlarını detaylandırıyor. Görünüşe göre, bir spam e-postası ortalama 0,3 gram CO2 emisyonuna eş değer bir taban alanına sahipken, normal bir e-posta dört gram CO2 taban alanına sahip. Daha büyük eke sahip olan bir e-posta ise 50 gram CO2’e eş değer karbon ayak izine sahip olabilir.
Video izlemek: Veri merkezleri üzerine çalışan ITE Projects’e göre, kedi videolarını izlemenin bir bedeli var: Her 10 dakikalık izleme bir gram CO2 salınımına yol açıyor.
Tweet atmak: Kullanıcıların küresel dijital ayak izlerini etiket ve tweet cinsinden hesaplamasına yardımcı olan Tweetfarts’a göre, bir tweet göndermek için harcanan enerji 0,2 gram CO2 üretiyor. Günlük gönderilen 500 milyon tweet ile toplam 10 metrik ton CO2 salınıyor.
Haber okumak: The Guardian’ın 2012 yılında, kendi içeriğini üretmekle ilişkili karbon ayak izine dair yaptığı kapsamlı çalışma, makale okumak için bir dizüstü bilgisayar kullanmanın beş adet 11W ampulle aynı miktarda CO2 salınımına sebep olduğunu ortaya çıkardı.
Ekosisteme verdiğimiz zararı azaltmak için internet ve sosyal medya kullanım alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli, dijital ayak izimizi azaltmalı, zorunlu durumlar dışında çevrimiçi geçirdiğimiz zamanları azaltmalıyız.