Daha sürdürülebilir yaşam için değişim yaratmak hedefiyle yola çıkan ve Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı 2010 yılında yayımlayan Unilever, bu planın 10. yılında, 8 milyar insan için sürdürülebilir bir yaşam alanı sağlama kararlılığıyla pekiştirdi. Firma, Covid-19’un ardından toplumsal eşitsizlik ve iklim krizlerinin ihmal edilmemesini sağlamak için birlikte hareket etme çağrısında bulundu.
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın işleri için yeni çığır açan bir yaklaşım olduğunu belirten Unilever Dünya Başkanı Alan Jope şu bilgileri aktardı: “Gezegendeki baskılar gittikçe kötüleşiyor ve sosyal eşitsizlik, kritik bir noktaya ulaştı. Korona sonrası dönem için şirketler, hükümetler, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, araştırmacılar ve bilim insanları, hepimiz bir araya gelmeliyiz. İklim eylemini askıya alamayız. Yoksulluk içinde yaşayan insanlara beklemelerini söyleyemeyiz. 2020, ekonominin yeniden rayına girmesi için kamunun önemli miktarda para harcayacağı bir yıl olacak. Ancak ekonomiyi ‘normale’ döndürmeye çalışmamalıyız. Bunun yerine, öncekinden daha güçlü ve daha dayanıklı olmalı; insanlara ve gezegene yararlı olmak için kararlı ve kesin adımlar atmaya hazırlanmalıyız.”
Döngüsel ekonominin geliştirilmesi alanında hem yeniliklerin hem dönüşümün bir parçası olan Unilever Türkiye, farklı kurumlarla iş birliğine giderek birçok alanda değişimi inşa ediyor. Türkiye’de ‘dünyanın ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajını’ üretmeyi başaran firma, sahip olduğu uluslararası uzmanlık ve ilişkilerle, Türkiye’de yeni ve modern geri dönüştürülmüş plastik işleme (PCR) tesisinin sıfırdan kurulmasına katkı sundu. Plastiğin atık olarak çevreye bırakılmaması için gerekli iş birliği adımlarını atan Unilever ayrıca, SKD, Global Compact, TÜSİAD İş Dünyası İçin Plastik Girişimi’nin ilk imzacılarından da biri.
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın 10’uncu yılında Türkiye’de kaydedilen ilerlemeye ilişkin Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, “Daha önce olduğu gibi bugün de yaşadığımız krizin ardından yaşamı inşa etmek için üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız. Türkiye’de beş bini aşkın çalışana ve yedi fabrikaya sahip, ekonominin önemli bir oyuncusu olarak bu sorumluluğu derinlemesine hissediyoruz” dedi.