Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumunda; Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan, İklim Kanunu’na; Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunundan plastik atık ithalatına kadar birçok konudaki gelişmeleri paylaştı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda Türkiye’nin çevreci üretimde, yeşil yatırımlarda, yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmada Avrupa’nın en başarılı ülkelerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, benzer başarıyı çevre politikaları üretme ve mevzuat geliştirme açısından da gösterdiğini belirten Kurum, 2007 yılında Avrupa Birliği ile başlatılan çevre müzakereleriyle kanunları, 55’in üzerinde yönetmeliği AB ile uyumlu hale getirdiklerini, çevre konularını içeren 27’nci başlığı kapatma noktasında son aşamaya geldiklerini de sözlerine ekledi.
Uluslararası her platformda, bütün müzakerelerde, ikili görüşmelerde Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi EK-1 listesinden çıkarılması hususundaki haklı talebini gündeme getirdiklerini anlatan Kurum, “En son 26. Taraflar Konferansı Başkanı Alok Sharma’nın Türkiye ziyaretinde de bu talebimizi kendisine bizzat illettik ve desteğini de aldık.” dedi.
Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı 22 Nisan 2016’da imzaladığını ve anlaşmaya taraf olmaya ilişkin müzakerelerin devam ettiğini anlatan Kurum şöyle konuştu: “Biz, iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin adil ve eşit fırsatlara sahip olmasını istiyoruz. Özellikle finans, teknoloji mekanizmaları, kapasite geliştirme konularında uluslararası fonlardan yararlanmak istiyoruz. Türkiye’nin emisyon azaltımı noktasında çok ciddi bir potansiyeli var. İşte bu fonlardan faydalanarak iklim değişikliği mücadele çalışmalarımızı arttırmak istiyoruz. İklim değişikliğiyle çok daha etkin ve güçlü bir şekilde mücadele etmek istiyoruz.”
Sera gazı emisyonlarını, 2030 yılında yüzde 21’e kadar artıştan azaltma hedeflerinin olduğunu dile getiren Bakan Kurum, 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde üçlük bir azaltımı başardıklarını söyledi. Kurum, 2012-2030 yıllarında toplam 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu azaltımı hedefini de başaracaklarını da sözlerine ekledi.
Avrupa Birliği’nin 2019’da Yeşil Mutabakat ile ilgili kendi hedeflerini belirlediğini dile getiren Kurum, 2050 yılında karbon nötr bir kıta olacağını ve bu yolda Paris Anlaşması’nı da olmazsa olmaz bir şart olarak gördüğünü, kendilerine mal satan ülkelere sınırda karbon vergisi uygulayacağını açıkladıklarını hatırlattı. Kurum şunları söyledi: “Avrupa Birliği ortaya koyduğu bu yeni hedefle; sadece karbon nötr bir Avrupa oluşturmayacak. Bu mücadeleyi sadece kendi coğrafyasıyla sınırlı tutmayacak. Konuyu küresel ölçekte bir eylem haline dönüştürecek. Biz de Bakanlık olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’na odaklanmış durumdayız. Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda kurulan Çalışma Grubu’nun üyesiyiz ekibimizle. Ülkemizin menfaatleri doğrultusunda bu süreci yakından takip ediyoruz.”
İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgesi‘ni açıkladıklarını belirten Kurum, sonuç bildirgesiyle, Türkiye Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planını 2050 hedefi ile güncellediklerini, çalışmaların 2022 yılında tamamlanacağını ve yerelde uygulamaya alınacağını açıkladı.
Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarını 2023 yılı sonuna kadar tamamlayacaklarını belirten Kurum, Avrupa Birliği IPA 2 programıyla 9 Ekim 2019’da Türkiye’de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi’ni başlattıklarını hatırlattı. Diğer yandan İklim Değişikliği Platformu ve Araştırma Merkezini kuracaklarını dile getiren Kurum, Emisyon Ticaret Sistemi’ni kurmak için mevzuat çalışmaları yaptıklarını söyledi.
2023 yılına kadar binalarda kullanılan fosil yakıtları yüzde 25 azaltacaklarını söyleyen Bakan Kurum, 2030 yılına kadar tüm binaların enerji kimlik belgesine sahip olacağını da sözlerine ekledi. Kurum sözlerini şöyle sürdürdü: “Elektrik üretiminin yüzde 52’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz. 2030 yılına kadar elektrik üretimimizi güneş enerjisinden 10 GW, rüzgâr enerjisinden 16 GW kapasitesine çıkarıyoruz. Bu kapsamda da Avrupa’nın altıncı, dünyanın 12’nci ülkesi konumundayız.”
Bakanlığın çalışmaları ve Meclis’in atacağı adımların, İklim Kanunu’nun altyapısını oluşturacağını dile getiren Kurum, Komisyonun yapacağı çalışmaların da ciddi bir hazırlık olacağını ifade etti.
Dünya Bankası ile İklim Kanunu ile ilgili bir proje yürüttüklerini anlatan Bakan Kurum şunları söyledi: “Dünyadaki tüm iklim kanunlarını inceledik. Yasal ve kurumsal altyapımızı hazırlıyoruz. Yaptığımız bu çalışma, Meclisimizin çıkaracağı kanun için çok faydalı olacak. Çalışmalarımızı tamamladıktan sonra hazırladığımız raporu ve taslak metnimizi Meclis’imize sunacağız.”.
Kurum, iklim değişikliği nedeniyle denizde artan sıcaklığın, Marmara’da müsilajın daha yoğun görülmesine sebep olduğunu ifade etti. “Marmara Denizi’nin durgunluk nedeniyle göl gibi davranmaya başladığını” belirten Kurum, “Bu iki faktöre kirlilik de eklenince ne yazık ki; bugünkü manzarayla karşı karşıya kaldık. Bu kirliliğin yüzde 70’ini de karasal kökenli kirleticiler oluşturmakta.” dedi.
Müsilaja yol açan sıcaklığın artması, kirlilik ve deniz durağanlığı faktörlerinden biri ortadan kalktığı zaman bu olumsuz görüntünün de ortadan kalkacağını söyleyen Kurum, bunun, tek bir ülkenin yapabileceği bir şey olmadığını, tüm ülkelerin mücadele vermek zorunda olduğunu vurguladı.
Marmara Denizi Eylem Planı hazırladıklarını anımsatan Kurum, şunları söyledi: “Marmara Denizi’ni ve kıyılarımızı denizden, havadan 7 gün 24 saat yürüttüğümüz çalışmalarla anlık takip ediyoruz. Bugün itibarıyla 500 bölgede yapılan çalışmalar neticesinde toplam 8 bin 405 metreküp müsilaj topladık. Marmara Denizi’ndeki kirliliği kontrol altına almak üzere de yönetmeliklerimizde değişiklikler yapıyoruz. Yedi ilde toplamda bugüne kadar 7 bin 293 denetim gerçekleştirdik. Denetimler neticesinde 112 tesise yaklaşık 15 milyon Lira idari para cezası uyguladık. Yalova’da üç, Balıkesir’de beş, Tekirdağ’da 12, Kocaeli’nde bir, İstanbul’da beş olmak üzere 26 işletmenin faaliyetini durduk. Korunan alan ilan edeceğimiz Marmara Denizi için yürüttüğümüz bilimsel çalışmaları temmuz ayının sonuna kadar tamamlayacağız. Alacağımız kararla birlikte denizdeki biyoçeşitliliği koruma altına alıyoruz.”
Marmara Denizi Koruma Alanı’nın Türkiye’nin en büyük denizel koruma alanı, yine dünyada sayılı büyüklükte ve etrafında yedi şehrin olduğu ilk koruma alanı olacağını dile getiren Kurum, çalışmalarda takvime uyulmadığı takdirde gerekeni Bakanlık olarak resen yapmaya ilişkin düzenlemeyi Meclis’e sunacaklarını belirtti.
Marmara Denizi’nin ekolojik dengesinin korunması için oksijen miktarının artırılmasına yönelik de çalışmalar yaptıklarını kaydeden Kurum, Kocaeli’de dört, Pendik Marina’da bir olmak üzere beş noktada ekipmanları denize yerleştirdiklerini bildirdi.
Tüm Anadolu’daki ekipleri Marmara’ya yönlendirdiklerini dile getiren Kurum, yoğun bir denetim faaliyeti yürüttüklerini, 90 olan izleme noktasını 150’ye çıkardıklarını, 7 gün 24 saat anlık izlenecek sistemleri hayata geçirdiklerini söyledi.
Bugün Marmara Denizi’nin 10 gün öncesinden daha temiz durumda olduğunu dile getiren Kurum, atılacak adımlarla Marmara Denizi’ni eski haline kavuşturacaklarını vurguladı.
2023 sonuna kadar tüm şehirlerde Sıfır Atık uygulamasına geçmek istediklerini ifade eden Bakan Kurum şunları söyledi: “Yapılan düzenlemelerle, ülkemizdeki plastik poşet kullanımını yüzde 75 oranında azalttık. Böylece poşet kaynaklı 290 bin ton plastik atığın oluşumunu ve 12 bin ton sera gazı salımını engelledik.”
Sıfır Atık Hareketi’yle 97 bin kamu kurum ve kuruluş binasında sıfır atık sistemini kurduklarını kaydeden Kurum, yayımladıkları yönetmelik uyarınca yıl sonuna kadar OSB’ler, havalimanları, limanlar, terminaller, akaryakıt istasyonları, AVM ve zincir marketlerin tamamının sıfır atık sistemi kuracağını aktardı.
Kurum, yüzde 13 olan geri kazanım oranını yüzde 22,4’e çıkardıklarını; hedeflerinin 2035 yılında yüzde 60’a ulaşmak olduğunu da sözlerine ekledi. Bakan Kurum sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplam 24 milyon ton atığı ekonomiye kazandırdık. Dünyada sayılı ülkenin ulaştığı bir oranla 3 milyon ton sera gazı salımını önledik. Ülkemize 30 milyar Liralık ekonomik kazanç sağladık.”
Kurum, 2021 yılının hemen başında karışık plastik atık ithalatını tamamen yasakladıklarının altını çizerek “Ticaret Bakanlığı ile birlikte plastik atık ithalatında en büyük paya sahip olan etilen polimer grubundaki plastik ambalaj atıklarının ithalatını da tamamen durdurduk. Türkiye hiçbir zaman çöp ithalatı yapmamıştır.” dedi.
Murat Kurum, Türkiye’nin dünyanın diğer ülkelerine göre dünyayı daha az kirletmesine rağmen iklim değişikliğiyle ilgili bütün ülkelerden daha fazla ve kararlı adımlar attığını dile getirdi. Çevreyi kirleten tesislerin denetimlerinin devam ettiğini aktaran Kurum sözlerini şöyle sürdürdü: “2020 yılında 39 bin 220 çevre denetimi yapılmış, bu çerçevede toplamda 4 bin 891 tesise 240 milyon lira idari para cezası uygulanmış ve 298 işletme kapatılmıştır. 2021 yılının ilk 6 ayında ise 18 bin 159 çevre denetimi yapılmış, toplam 118 bin 800 milyon lira idari para cezası verilmiş ve 202 işletmenin faaliyeti durdurulmuştur.”
Paris İklim Anlaşması’na taraf olunsa da olunmasa da Türkiye’nin iklim değişikliğinin etkisini azaltmak için taraf olan ülkelerden daha fazla adımlar attığını ve atmaya devam edeceğini dile getiren Kurum, şöyle devam etti: “Ülkemize bir haksızlık söz konusu. Biz zaten sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Atılması gereken adımları atıyoruz. Ancak bize olan haksızlığın da giderilmesi bütün partileri ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilgilendirmektedir. Biz Paris Sözleşmesi’ne taraf olmak konusunda tüm çalışmaları yapıyor ve adımlarımızı hesaplıyoruz. Bu hesaplar çerçevesinde hareket ediyoruz. Avrupalı liderlerin Paris Anlaşması çerçevesinde oluşturulması planlanan 100 milyar dolarlık fondan Türkiye’yi faydalandıramadıkları yönünde beyanları oldu. Bir mutabakat söz konusu, bize taahhüt edilen finansmanın sağlanmasını bekliyoruz. Onların sözlerini tutmasını bekliyoruz. Sözlerini tutmasına müteakip biz de üzerimize düşen zaten yaptığımız sorumluluğu, Meclisimizle birlikte yürütürüz. Ama şu anki haksızlık giderilmeden böyle bir adım atarsak vatandaşlarımıza, milletimize karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Bir kuyumcu hassasiyetiyle devletimizin tüm haklarını savunuyoruz.”