TÜREB Başkanı İbrahim Erden, 2024’ün rüzgâr açısından ‘izinler, finansman ve rüzgâr sanayisinin sürdürülebilir büyümesi’ alanlarında ‘seferberlik yılı’ olacağını söyledi.
Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB), 2023 yıl sonu değerlendirme ve 2024 öngörüleri toplantısını 5 Ocak’ta Four Seasons Otel Bosphorus’ta gerçekleştirdi. TÜREB Başkanı İbrahim Erden “Küresel Ekonomik ve Jeopolitik Gelişmelerin Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Enerji Politikalarımıza Etkileri” başlığıyla gerçekleştirilen toplantıda TÜREB’in 2023 faaliyetlerini aktardı.
Toplantıda konuşan Erden hem Türkiye hem de dünya için oldukça zorlu geçen 2023 yılının, şebekeye kazandırılan yeni rüzgâr kurulu gücü açısından istenileni veremese de Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün yakın ve orta vade geleceği adına son derece olumlu gelişmelerle dolu olduğunu belirtti. Ayrıca Erden, 2023 yılı Ocak ayında açıklanan Ulusal Enerji Planı ve Hidrojen Yol Haritası’nın rüzgar da dahil olmak üzere Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki hedeflerini açıkça ortaya koyduğunu da sözlerine ekledi. Bununla beraber Erden, plana göre Türkiye rüzgâr kurulu gücünün 2035 yılında 29 bin 600 MW’a çıkarılmasının hedeflendiğini ve deniz üstü rüzgâr enerjisi alanında da Türkiye’nin ilk resmi hedeflerine bu planda yer verildiğini hatırlattı.
“Sanayi Yılı’ olarak ilan ettiğimiz 2022’nin ardından ‘Yatırım Yılı’ olarak adlandırdığımız 2023’te de sektörde daha fazla ve daha hızlı yatırım yapılmasını sağlayacak faaliyetlere yoğunlaştık. 2024 ise rüzgârda izinler, finansman ve rüzgar sanayisinin sürdürülebilir büyümesi’ alanlarında ‘seferberlik yılı’ olacak” diyen Erden sözlerini söyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin 100. Yılı, Rüzgarın Yüz Yılı” mottosuyla çalıştık. Ayrıca rüzgârın ‘stratejik sektör’ olarak ilan edilmesi konusunda girişimlerimiz oldu. Kuruluş misyonumuz çerçevesinde ve yatırım ortamı iyileştirme hedefleri doğrultusunda özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sanayi ve Ticaret, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile yakından çalıştık. Sektör bilgilendirme ve paydaş toplantılarına ağırlık verdik. Yurt dışında WindEnergy Hamburg ve WindEurope Kopenhag etkinliklerinde ülkemizi geniş heyetlerle temsil ederek verimli temaslarda bulunduk.
WindEurope 2026 etkinliğini ülkemize taşımak adına ilgili kamu kuruluşlarımızın da büyük desteğiyle yoğun gayretlerimiz oldu ve İstanbul, Madrid’le birlikte son ikiye kalmasına karşın müspet sonuç alamasak da ilerleyen yıllarda bu etkinliği ve diğer WindEurope etkinliklerini Türkiye’ye taşımak adına çalışmaya devam edeceğiz. Deniz üstü rüzgarla ilgili çalışmalarımızı artırdık ve bu çerçevede Shura Enerji Dönüşümü Merkezi ile iş birliği yaparak hazırladığımız ‘Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisi İhaleleri: Küresel Eğilimler ve Türkiye için Öneriler Raporumuzu’ yayınladık. Rüzgâr enerjisi sektörü için bir hub olmasını ümit ettiğimiz İzmir Çandarlı Limanı ile ilgili çalışmaları yoğunlaştırdık. Bunun yanı sıra sivil bir inisiyatif ile ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla iş birliği içerisinde geliştirdiğimiz ‘Taşeli Yenilenebilir Kaynak Alanı Projesi’ gibi bölgesel enerji projelerini öncelikle değerli kamu yöneticilerimiz ve ilgili sektör paydaşlarının bilgilerine sunduk.
İzin, imar ve arazi edinim ve tahsis süreçleri; rekabetçi finansman ve finansmana erişim ve rüzgâr sanayisinin verimli ve sürdürülebilir gelişimi alanlarında kamu ve özel sektör paydaşlarımızla sürekli ve yoğun şekilde çalışmalar yürüttük. AB Komisyonu, Avrupa Kültür Vakfı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi ulusal ve uluslararası kurumların çağrılarına 5 ayrı proje başvurusu ile karşılık verdik. Bu başvurularımızdan AB Komisyonu IPA-III projemiz onaylandı. Ek olarak Çandarlı Limanı ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyor ve Sanayi Bakanlığı’na yaptığımız ‘İzmir Sanayi Kümelenmesi’ proje başvurumuzu da çok önemsiyoruz.”