İsveç’te kurulan ve Türkiye’de de 1950’den beri faaliyet gösteren Atlas Copco Kompresör Tekniği, enerji verimli endüstriyel hava kompresörleri ile sanayiye etkili çözümler ve hizmetler sunuyor. Şirketin teknoloji uygulamalarını, iklim hedeflerini ve sürdürülebilirlik faaliyetlerini konuştuğumuz Atlas Copco Kompresör Tekniği Endüstriyel Hava Bölüm Müdürü V. Özgün Şenol’dan sanayide enerji tasarrufu sağlamak adına öneriler de aldık.
Sürdürülebilir verimlilik çözümleri sağlamada dünya lideri olan markamız, 1873 yılında İsveç’te kuruldu ve o tarihten beri 180’den fazla ülkede Kompresör Tekniği, Endüstriyel Teknik, Güç Ekipmanları ve Vakum Çözümleri alanında faaliyetini sürdürüyor. Türkiye’de de Atlas Copco Kompresör Tekniği olarak 1950’den beri bulunan şirketimiz, müşterilerine yenilikçi basınçlı hava teknolojilerinin yanı sıra hava ve gaz işleme ekipmanları, hava şartlandırma sistemleri, düşük basınç blower’ları ve yüksek basınç kompresörlerine ilişkin çözümler sunuyor. Ürün ve hizmetlerimizin odağında da sürdürülebilir verimlilik, enerji tasarrufu, güvenlik ve ergonomi bulunuyor.
Dünya genelinde, sanayinin ihtiyaç duyduğu enerji gereksiniminin çok büyük bir maliyet kalemi olarak devam ettiğini biliyoruz. Enerji maliyetlerinin de her geçen gün arttığı ve önem kazandığını düşünecek olursak, enerji verimliliği yüksek sistemlerin kullanılması gerekliliği neredeyse bir mecburiyet hâline geliyor. Enerji verimliliği, doğru teknolojilerin seçilmesi ve basınçlı hava konusunda bilincin arttırılması Atlas Copco Kompresör Tekniği olarak en çok önem verdiğimiz konuların başında yer alıyor. Yenilikçi ürünlerimiz ile kompresör odalarında yapılacak iyileştirmelerin hem ülke ekonomisine hem de işletmelere katacağı değeri önemsiyor ve sunduğumuz teknolojik çözümlerle sektörün gelişimine katkı sunuyoruz.
Tüketilen enerjinin %70’ini ithal eden ülkemizde toplam enerjinin %30’a yakını sanayi tarafından kullanılıyor. Bu noktada enerji tasarrufu sağlayan yaklaşımlar işletmeler için zaruri bir ihtiyaca dönüşürken Atlas Copco Kompresör Tekniği, sunduğu çözümlerle tüm endüstriye %60’a varan enerji tasarrufu sağlayan üst düzey bir teknoloji sunuyor. Bu teknolojilerin odağında da yaşanabilir bir dünya için enerji tüketiminin minimuma indirilmesinin ve karbon salınımının azaltılmasının zorunlu olduğu, yüksek verim ve enerji tasarrufu sunan “yeşil çözüm” yaklaşımları bulunuyor. Hiç kuşkusuz sanayinin bu yaklaşımı benimsemesi ve tercihlerini bu yönde kullanması sürdürülebilir şekilde verimliliğin artmasını ve enerji tasarrufunu en üst seviyeye çıkarıyor.
Dijitalleşen dünyada birçok sektör ve iş alanı, teknolojik gelişmelerle enerji kaynaklarını daha verimli kullanarak işletme maliyetlerini azaltıp karbon ayak izini en aza indirmeyi hedefleri arasına almış durumda. Sadece basınçlı havayı değil, enerji tasarruflu basınçlı havayı sağlamak bir öncelik hâline geldiğinden yatırımların da bu yönde yapılması önem kazanıyor. Örneğin, değişken hızlı üniteli bir kompresör enerji tüketimini % 60’a kadar azaltabiliyor. Bununla birlikte bu kompresörler, enerjinin hiçbir zaman israf olmaması için basınçlı hava sistemlerini de optimize ediyor. Basınçlı hava sistemine atık enerji geri kazanımı teknolojisi eklenerek de kompresörün kullandığı enerjinin büyük bir kısmı, üretilen ısının başka bir yerde kullanılmasıyla geri kazanılabiliyor. Sıkıştırma ısısının % 94 kadarı, yani oldukça büyük bir kısmı geri kazanılabildiği için bu çözüm işletme maliyetlerini de azaltıyor.
Bir enerji geri kazanımı sisteminin sağladığı tasarrufu etkileyen çok sayıda faktör bulunuyor: Kompresörlerin tipleri ve boyutları, ne sıklıkla çalıştıkları, kullandıkları soğutma tipi, basınçlı hava sistemi gibi. Bu parametreler doğru seçildiğinde elde edilen tasarruflar oldukça yükseliyor ve bazı enerji geri kazanımı sistemleri sadece bir yıl içinde masrafını çıkarabiliyor. Bir diğer avantaj ise bu sistemlerin üretim maliyetlerini düşürmenin yanı sıra işletmenin CO2 ayak izini de önemli ölçüde azaltabiliyor.
Son birkaç yıldır ülkemizde ve dünyada aşırı iklim olaylarına bağlı felaketlerin yıkıcı etkileri daha yoğun ve sık görülmeye başlandı. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak gelişen bu felaketlerin insan kaynaklı etkileri tartışılırken endüstriyel sektör genellikle sorunun büyük bir parçası olarak görülmekte. Veriler Sanayi Devrimi’nin başlamasıyla sera gazı emisyonunda büyük bir artış olduğu, sanayileşme öncesine göre yakılan fosil yakıtlar ve doğa tahribatı nedeniyle atmosferdeki karbondioksit birikiminin % 47, metan birikiminin ise % 156 arttığını gösteriyor. Yani yakılan fosil yakıtlar ve ormansızlaşma sonucunda, iklim değişikliği üzerinde uzun bir süredir etkili olan atmosferik CO2 konsantrasyonu o zamandan bu yana üçte bir artış gösterdiği görülüyor.
Türkiye’nin de aralarına katıldığı 197 ülkenin imzacı olduğu Paris İklim Anlaşması ile iklim değişikliğiyle mücadelede etkin bir biçimde yol alınmasını umuyoruz. Sanayi açısından değerlendirdiğimizde, bugün pek çok şirketin çözümün bir parçası olma noktasında önemli adımlar attığını görüyoruz. Atlas Copco Kompresör Tekniği olarak bizler de çevre dostu kompresörler ve ekipmanlarla karbon ayak izini azaltmanın yanı sıra verimliliği artırma ve enerji tasarrufu noktasında da çözümler sunuyoruz. Çevre dostu hava kompresörlerimiz bir şirketin yalnızca basınçlı havanın üretim maliyetini düşürmesini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda daha fazla güvenilirlik ve daha uzun bakım aralıkları sunup hem şimdiki hem de ilerideki emisyon standartlarıyla uyumluluğu garanti ediyor.
Dijitalleşme hayatımızın her alanında olduğu gibi endüstride de oldukça yaygın bir hâle geldi. 4. Sanayi Devrimi ya da diğer adıyla Endüstri 4.0, ilk kez 2011 yılında Hannover Fuarı’nda duyurulduktan sonra günümüzde Endüstri 4.0 sayesinde akılcı fabrikaların ve akıllı imalatın norm olduğu bir geleceğe ulaşmak için kullanılmakta. Atlas Copco Kompresör Tekniği olarak bizler de kompresör sistemlerimizde Smartlink adını verdiğimiz sistemimiz sayesinde müşterilerimizin kompresör odalarını uzaktan, bilgisayar, tablet veya cep telefonları üzerinden izleyebilmelerini, bakım zamanlarını, arıza bildirimlerini, yükte ve boşta çalışma oranlarını, enerji sarfiyatlarını ve diledikleri parametreleri sınıflandırarak rapor olarak alabildikleri bir sistem geliştirdik. Çeşitli lisans seviyelerine bağlı bu sistemde kompresörlerin bakım zamanlarını, çalışma saati bilgilerini sunmaktayız.
Bunlara ek olarak en son geliştirdiğimiz merkezi kontrolcü sistemimiz olan Optimizer ile müşterilerimizin üç ayrı basınç bandını yönetebilmesini, kompresörleri en verimli noktalarında uyum içerisinde çalıştırabilmelerini, kompresörler arasında eş yaşlandırma yapabilmeyi, otomasyon ve scada sistemlerine modbus, modbus TCP, profibus, Profinet gibi iletişim profilleri ile bağlanabilmelerini sağlayabiliyoruz. Bünyesinde endüstriyel tabanlı bir bilgisayar bulunduran bu sistem ile müşterilerimize Endüstri 4.0’ a uyumlu bir platform yaratmaktayız. Ayrıca dünyada OPC UA uyumlu kompresörler sadece Atlas Copco tarafından pazara sunulmuştur.
Zorlu koşullara uygun ve dayanıklılığı ile ön plana çıkan ürünlerimizin satış sonrası hizmetleri de bizim için çok önemli. Türkiye geneline yayılan servis ağımız ile 7/24, bütün Türkiye’de lokal olarak basınçlı hava ağınızın maksimum verimlilikte çalışmasını sağlıyoruz. Amacımız ani arızalara ve plansız duruşlara en kısa sürede müdahale etmek. Ayrıca servis bölümümüz tarafından yapılan servis bakım anlaşmaları ile ürünlerimizin bakımlarının zamanında yapılması ve verimliliğinin artırılması bizim için büyük önem taşıyor. Biliyoruz ki periyodik bakımlar ürünler için oldukça önemlidir ve zamanında yapılan bakımlar ürünün ömrünü uzattığı gibi oluşabilecek arızaların büyük ölçüde önüne de geçer.
Son olarak enerji verimliliği kadar maliyeti düşürmek için de dikkat edilmesi gereken bazı hususlar olduğunu hatırlatmak isterim. İşletmelerin “olmazsa olmazı” olarak da tanımlayabileceğimiz hava kompresörlerine yatırım yaparken dikkate alınması gereken bir dizi faktör bulunur. Yatırım harcamaları (CAPEX) herhangi bir işletme için son derece önemli bir konu olmakla beraber ilk satın alma fiyatı bu kalemin sadece görünen kısmını oluşturmaktadır. Tüm maliyet faktörlerini dikkate almak, işletmeleri aşırı derecede yüksek yaşam döngüsü maliyetlerinden kaynaklanabilecek ve kârları tüketecek devasa bir felaketten koruyacaktır. İşletmede harcanan enerjiyi optimize etmek ve ölçüm, maliyeti düşürme noktasında son derece önemlidir. Sürdürülebilirlik ve kârlılık elde etmek için maliyetin görünmeyen yüzüne bakmanın önemli olduğunu hatırlatmak isterim.