Edison ve Snam, İtalya’nın Puglia bölgesinde toplam 220 MW’lık üç yeşil hidrojen üretim tesisinin inşasını ortaklaşa geliştirmek için Saipem ve Alboran ile güçlerini birleştirdi.
Edison ve Snam, Puglia Yeşil Hidrojen Vadisi (Puglia Green Hydrogen Valley) projesinin ortak gelişimi için geçen Ocak ayında iş birliği anlaşması imzalayan Saipem ve Alboran Hydrogen ile Mutabakat Zaptı (MoU) imzaladı.
İtalya’daki ilk büyük ölçekli yeşil hidrojen üretimi ve nakliye girişimlerinden biri olan proje; 2050 yılına kadar İtalya ve Avrupa’nın iklim nötrlüğü hedeflerine ulaşmak için Avrupa dekarbonizasyon stratejisinin ana kahramanlarından biri olan yeşil hidrojenin ulusal enerji karışımında yayılmasını hızlandırmaya yardımcı olmayı amaçlıyor.
Puglia Green Hydrogen Valley projesi, Brindisi, Taranto ve Cerignola’da 380 MW güneş enerjisi kapasitesi ile güçlendirilecek üç yeşil hidrojen üretim tesisinin geliştirilmesini içerecek. Tesisin tamamen faaliyete geçmesiyle üç santralin yılda yaklaşık 300 milyon metreküp yeşil hidrojen üretme kapasitesine sahip olacağı tahmin ediliyor .
Planlanan üç santralden Brindisi projesi, yetkilendirme sürecini başlattı ve özel bir fotovoltaik alanla çalışan 60 MW kapasiteli elektrolizörler kullanan yeşil hidrojen üretim tesisinin inşasını içeriyor. Yeşil hidrojen esasen Snam’ın yerel gaz şebekesine enjekte edilmesi veya karıştırılması da dahil olmak üzere sürdürülebilir hareketlilik yoluyla, alanlarda mevcut endüstriler tarafından kullanılacak.
Anlaşma ile Edison, hem şirketin enerji sektörünün tüm değer zinciri boyunca aktif olan ana faaliyet alanı hem de stratejik gelişim planı açısından yeşil hidrojen sektöründe önemli bir oyuncu olduğunu teyit ediyor. Bununla beraber Avrupa’nın en yaygın ağı ve teknolojik becerileri sayesinde Snam, projelerin geliştirilmesine katkıda bulunuyor ve üretim ve tüketim noktalarını birbirine bağlıyor. Diğer yandan Saipem, ülkenin sistem kurtarma planına katkısı nedeniyle projenin önemini yineliyor. Son olarak Alboran, yeşil hidrojen alanındaki seçimleri ile bu yöndeki ulusal ve Avrupa stratejileri arasındaki mükemmel uyumun altını çiziyor.