Yeni araştırmalar, havalimanlarının Covid-19’un etkilerine rağmen 2050 yılında net sıfıra ulaşma gibi karbonsuzlaştırma planlarının bozulmadığını ortaya koyuyor.
COVID-19’un, operasyonlarını karbondan arındırma çabalarını kesintiye uğratma potansiyeli olan kuruluşlar üzerinde geniş kapsamlı etkileri oldu. Buradan hareketle Surrey Üniversitesi ve Heathrow Havalimanı’ndan oluşan araştırma ekibi, COVID-19 kesintisinin havalimanlarında dekarbonizasyon gündemi üzerindeki etkisinin araştırdı. Araştırma sonuçları Sustainability’de yayımlandı.
Yayımlanan sonuçlara göre çoğu havaalanı işletmecisi, COVID-19kesinti geciktirme uygulama planlarına rağmen, 2050 yılında net-sıfıra ulaşma gibi çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini sağlamak için uygun durumda olduklarını söyledi. COVID-19’un sektör üzerindeki ciddi etkilerine rağmen sonuçlar havalimanı işletmecilerinin dekarbonizasyona bağlı kalmaya devam ettiğini ve iklim değişikliği eyleminin havalimanları için kilit öncelik olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Ayrıca Havalimanı işletmecileri, yenilenebilir enerji satın almak ve uçakların kapılarda dururken yakıt yakmasını önleyen sabit elektrik yer gücü sağlamak da dahil olmak üzere karbon emisyonlarını azaltmak için attıkları adımları paylaştılar. Bu bağlamda emisyonları azaltmak için havalimanı işletmecileri tarafından 2030’dan önce uygulanması planlanan en yaygın girişimler, yerinde daha fazla yenilenebilir enerji kurmak, daha fazla elektrikli araç kullanmak ve şarj noktaları kurmaktı.
Net sıfıra ulaşma yaklaşımları sorulduğunda ise katılımcılar karbon yakalama gibi teknolojilerin en iyi nasıl kullanılacağına dair fikir birliğinin olmaması nedeniyle karbon gidermeye güvenme olasılıklarının düşük olduğunu söylediler.
Diğer yandan araştırma, görüşülen havalimanları için karbon emisyonlarıyla mücadelenin bir öncelik olmaya devam ettiğini gösterse de bunu iş sürekliliğini korumak ve pandemiden kurtulmayı sağlamak gibi rekabet eden önceliklerle dengelemek zor olacak. Bununla beraber havaalanı işletmecileri, net sıfıra ulaşmak için desteğe ihtiyaçları olduğunu bildirdi. Kaldı ki, havayolları gibi diğer havacılık paydaşlarıyla iş birliği içinde çalışmak zorunda kalacaklar ve örneğin sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (sustainable aviation fuels /SAF) kullanımını zorunlu kılarak sürdürülebilir, esnek, düşük karbonlu bir havacılık sisteminin geliştirilmesini teşvik etmek için hükümet desteğine ihtiyaç duyacaklar.
Ekip, araştırmayı aşılama programları başlamadan önce 2020 sonbaharında COVID-19 pandemisinin ikinci dalgası sırasında gerçekleştirdi. Bu bağlamda çevrim içi bir anket paylaşarak, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik’teki havalimanı işletmelerinde sürdürülebilirlik görevlileriyle, çoğu Avrupalı operatörlerden gelen yanıtlarla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirdiler. Örneklem büyüklüğü istatistiksel genellemenin mümkün olmadığı anlamına gelse de çalışmaya yanıt veren havalimanı işletmecileri COVID-19 öncesi Avrupa yolcu sayısının beşte üçünü (%60) temsil ettiği göz önüne alındığında sonuçlar özellikle Avrupa için anlamlı kabul ediliyor.