“Prenses Elisabeth Adası” olarak adlandırılacak dünyanın ilk yapay enerji adası için kolları sıvayan Belçikalı sistem operatörü Elia, 2026 yılının ortalarında tamamlanması beklenen projenin planlarını açıkladı.
Elia, Prenses Elisabeth Adası (Princess Elisabeth Island) olarak adlandırılacak enerji adasının plan taslağını sundu. Şirket açıklamasına göre dünyanın ilk uluslararası enerji merkezi olacak olan enerji adası; İngiltere ve Danimarka ile güç ara bağlantıları için bir merkez görevi görecek. bununla beraber Belçika kıyılarından yaklaşık 45 km uzaktaki ‘Prenses Elisabeth Adası’, ülkenin ikinci açık deniz rüzgar bölgesindeki (maksimum 3,5 GW kapasiteye sahip olacak) rüzgar santralleri ile karadaki yüksek voltajlı şebekesi arasında bağlantı görevini üstlenecek.
Ayrıca yeni rüzgar santrallerine bağlanacak olan ada; gelecekteki ara bağlantılara bağlantıların bir parçasını oluşturacak olan iletim altyapısını barındıracak. Aynı zamanda adaya bakım ekipleri için küçük bir liman ve helikopter pisti de inşa edilecek.
Adanın finansmanı için Belçika Hükümeti Avrupa Komisyonu’ndan ülkenin Covid-19 sonrası kurtarma planından yaklaşık 100 milyon Euro destekleme planını onaylamasını istedi. Diğer yandan şimdilerde ada için ihale süreci, çevresel etki değerlendirmesinin geliştirilmesi, izin prosedürünün hazırlanması ve kamusal alan imtiyazı başvurusu gibi hazırlıklar yapılıyor.
Her şey öngörüldüğü gibi giderse 2024 yılında adanın inşasına başlanması ve 2026 yılının ortalarında da tamamlanması bekleniyor. Sonrasında ise enerji adasındaki elektrik altyapısının inşasına başlanacak. Diğer yandan Elia, 2030 yılına kadar tam bağlantı kapasitesine ulaşmayı hedefliyor.
Diğer yandan planın taslaklarının sunulduğu Belçika Enerji Bakanı Tinne Van Der Straeten şunları söyledi: “Avrupa için toparlanma planının bir parçası olarak bir enerji adası için planlar geliştirildi. Federal Hükümet, deniz üstü rüzgar gelişimi açısından vites yükseltti. İlk enerji adası, yeni ara bağlantılar, Kuzey Denizi’ndeki üç yeni rüzgar santrali ve ilk açık deniz rüzgar bölgesinin yeniden güçlendirilmesi sayesinde, Kuzey Denizi’ni büyük bir yeşil enerji santraline dönüştürüyoruz. 2040 yılına kadar açık deniz rüzgar kapasitesini dört katına çıkararak, enerji bağımsızlığımızı güçlendirecek, enerji faturalarımızı düşürecek ve CO2 emisyonlarımızı azaltacağız.”