Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, Yenilenebilir Enerji Destek Mekanizması (YEKDEM)’nda üç yılı aşkın süredir devam eden belirsizliğin giderilmesini olumlu bulduklarını söyledi. Vatansever, 10 yıl garantili YEK destekleme fiyatlarında yüzde 25-yüzde 67 arasında, beş yıl garantili yerli katkı fiyatlarında ise yüzde 52-yüzde 83 arası düşüşlerin yaşanmasının, yatırımların ivmesini düşürücü etki yaratabileceğinin de altını çizdi.
2017 yılından bugüne enerji sektöründe tartışmaların odağında bulunan YEKDEM’in, 30 Haziran 2021 sonrasında nasıl şekilleneceği, 3453 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile belli oldu.
Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever karara ilişkin yaptığı değerlendirmede, YEKDEM kapsamında rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütleye dayalı kurulacak santrallerin fiyat alım garantisi sürecinin netleşmesinin başlı başına önemli bir gelişme olduğunu belirtti. Vatansever şunları söyledi: “Bu konuda dört yıldır süren belirsizliğin giderilmesini ve projelerin finansmanında en önemli desteklerden birisi olan satın alma fiyatının TL olarak da olsa tanımlanmasını önemli buluyoruz. Bu netlik, yatırımcılarımızın önlerini görmeleri ve fizibilite hesaplarını daha doğru yapmaları açısından kritik bir faktör olarak çözüm beklemekteydi.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların; gerek bürokratik izinler gerekse kredilendirme ve taahhüt başlıklarında uzun dönemli süreçlerin sahibi olduklarına dikkat çeken Vatansever, mevcut yatırımların büyük çoğunluğunun döviz kredisi ile finanse edildiği hatırlattı. Vatansever, geçmişte yaptıkları pek çok açıklamada, “2021 yılı sonrasında YEKDEM’in yeni karakterinde bu gerçeğin göz ardı edilmemesini” önerdiklerini de sözlerine ekledi.
Vatansever, şu değerlendirmede bulundu: “Yeni dönemde 31.12.2025 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir enerji kaynağı belgeli üretim tesisleri için 10 Yıl Garantili YEK destekleme fiyatlarında %25-%67 arasında, 5 yıl garantili yerli katkı fiyatlarında ise %52-%83 arası düşüşler yaşanmıştır. Sözgelimi rüzgâr enerji santrallerinde 10 yıllık garanti fiyatın, bugünkü kurlara göre yüzde 40 düşürüldüğü görülmektedir. Aynı şekilde, önceki sistemde rüzgâr türbininin tümünün yerli imal edilmesi durumunda 3,7 USD cent/ kWh (Bugünkü kurla 27 kuruş/TL) alım garantisi sağlanırken, yeni sistemde bu rakam 8 kuruş/TL’ye düşürülmüş, yerlilik payı yüzde 70 oranında azaltılmış durumdadır. Ülkemizin yenilenebilir enerjide ulaşmak istediği kurulu güç hedefleri ve bu hedeflerin kamu otoritelerinin dokümanlarında açıklıkla yer aldığı düşünüldüğünde, son 15 yılda büyük emekle kazanılan ivmede azalma yaşanmasından endişe etmekteyiz. Ülkemizin rüzgâr ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjide kaydettiği ivme, tüm dünyanın yakından takip ettiği bir başarı öyküsüdür. Bu başarıda gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın gerekse ana ve yan sanayi yatırımcılarımızın emeği çok büyüktür.”
Vatansever, yerli ekipmanın desteklenmeye devam edilmesini; büyük emekle kurulup büyüme sürecini gözlemlenen yerli imalat sanayinin korunması açısından önemli gördüklerini de sözlerine ekledi. Vatansever, yeni düzenlemede biyokütleye dayalı enerji tesislerinin tanımlaması yapılırken atık lastiklerin işlenmesine destek sağlanmasını insan ve çevre sağlığına yönelik ciddi riskleri barındırdığının da altını çizdi.
Vatansever, otomobil lastiklerine 850 derecede sıcaklıkta piroliz yapılması durumunda, lastiklerinin yapısında kullanılan toksik ve kansorejen etkiye sahip, insan vücudunda mutasyona neden olan Polivinil kloridinin yanı sıra benzo, naftalin, fluorece gibi gazların çevreye yayıldığına dikkat çekti. Vatansever, şu bilgileri aktardı: “Bu yakmada azot monoksit ve azot dioksit gibi akciğerlerde büyük tahribat yapabilen zararlı gazlar oluşmakta, atmosferde su buharı ile karışıma girdiğinde asit yağmurlarına dahi sebebiyet verebilmektedir. Atıkların yanması sonucu ortaya çıkan ve çevreye zarar veren gazların oluşmasına meydan vermemek için; bin 250 ile iki bin 400 derece aralığında reaktör içinde gaz fazından plazma fazına geçişle Plasma Gazifikasyon Teknoloji ile bertaraf yönetiminin, destek mekanizmasında zorunlu tutulması gerektiğini düşünüyoruz.”