Kuzey Denizi’ndeki Hywind Tampen yüzer rüzgar santrali (floating wind farm) Gullfaks A platformuna verilen güçle 13 Kasım günü saat 12.55’te ilk elektriğini üretmeye başladı.
Equinor’un operatörlüğünü üstlendiği Kuzey Denizi’ndeki 88 MW’lık Hywind Tampen yüzer rüzgar santrali ilk türbininden enerji üretmeye başladı. Santralin, Gullfaks ve Snorre sahalarındaki elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 35’ini karşılaması bekleniyor. Bununla beraber Gullfaks ve Snorre petrol ve doğal gaz sahalarına güç sağlayacak olan Norveç Kuzey Denizi’ndeki rüzgar santrali; CO2 emisyonlarını yılda 200.000 ton azaltacak.
Diğer yandan 11 türbinden oluşan Hywind Tampen yüzer rüzgar santralinde yıl içinde yedi türbinin devreye alınması planlanıyor. Bununla beraber bu sonbaharda monte edilen son dört türbin de gelecek yıl hava koşullarının uygun olduğu zaman aralığında sahaya kurulacak. Şirket açıklamasına göre halihazırda çalışır durumda sadece yedi türbin olsa bile Hywind Tampen, 60 MW kapasiteli dünyanın en büyük yüzer rüzgar santrali olacak.
Equinor Projeler, Sondaj ve Tedarikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Geir Tungesvik şunları söyledi: “Norveç’in ilk ve dünyanın en büyük yüzer rüzgar santrali olan Hywind Tampen’de üretime başlamış olmaktan gurur duyuyorum. Bu eşsiz bir proje, dünyada petrol ve doğal gaz tesisleri üreten ilk rüzgar santrali. Projenin Norveç içeriği yaklaşık yüzde 60. Bu, ortaklarımız ve tedarikçilerimizle birlikte, onlarca yıldır birlikte edindiğimiz yetkinlikleri kullanarak petrol ve gaz işinin omuzlarında yeni bir endüstri inşa ettiğimizi gösteriyor.”
Diğer yandan Hywind Tampen, Norveç’te deniz üstü rüzgarı alanında güvenilir, uygun maliyetli ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına katkıda bulunan yeni bir endüstri geliştirmeye yönelik ilk adımı temsil ediyor.
Equinor’un Norveç Arama ve Üretim Başkan Yardımcısı Kjetil Hove ise şunları ekledi: “Hywind Tampen, petrol ve doğal gaz endüstrisinden kaynaklanan emisyonları azaltıyor ve Avrupa’ya gaz ihracatını artırıyor. Bu, Norveç kıta sahanlığını bir petrol ve gaz bölgesinden geniş bir enerji bölgesine dönüştürmeye yönelik önemli bir katkıdır. Sadece birkaç yıl önce hiç kimse açık deniz platformlarının yüzer rüzgar türbinlerinden gelen elektrikle çalıştırılabileceğine inanmazdı. Artık başladık.”