Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’nin düzenlediği toplantıda, ABD’de yeni hükümetin enerji politikalarından; nükleer enerji ve karbon sınır vergisiyle ilgili görüşlerini paylaştı.
ABD’de yeni hükümetin, enerji politikasında değişikliğe gideceğinin kesin olduğunu söyleyen Birol, daha da önemlisi enerjiye çok yakın bağı olan iklim ile ilgili politikaların, Amerikan siyasetinin merkezine oturacağını söyledi. Bu bağlamda öncelikle ABD’nin kendi adına bazı taahhütlerde bulunacağını vurgulayan Birol, ikinci olarak da dünya çapında bir seferlik ilan edeceğinin altını çizdi. Birol, yatırımcıların tamamen karın nereden geleceğini bilmeleri nedeniyle ABD’deki seçimin dünya enerji ve iklim dengelerini ciddi olarak değiştirebileceğini söyledi.
Birol, birçok ülkenin temiz enerji teknolojilerine yatırım yapmasının nedenini, dünyayı kurtarmanın dışında kendi sanayi ve ekonomilerini bundan sonraki evreye hazırlayıp, avantajlı pozisyona sokmak olduğunu söyledi. Günümüzde belki de dünyanın en umut verici temiz enerji teknolojilerinden biri olan güneş panellerinin dörtte üçünün Çin’den geldiğini söyledi. Birol, Hindistan’ın da bu konuda büyük adımlar attığını sözlerine ekledi.
Birol, şimdilerde Çin’in önde olmasına rağmen özellikle elektrikli arabalarda ülkeler arasında çok ciddi rekabetin olacağını düşündüğünü söyledi. Birçok temiz enerji teknolojisine ulaşmak için kobalt, lityum gibi bazı minerallerin gerektiğine dikkat çeken Birol, şunları söyledi: “Bunlar da enerjinin kaderi herhâlde bunlar da petrolde olduğu gibi çok az sayıda ülkenin topraklarından çıkıyor. Bu enerji savaşlarına ya da ülkelerin enerji stratejilerine değişik bir boyut katacaktır. Şimdiye kadar enerjide son derece önemli olan ülkeler mesela Orta Doğu ülkeleri hala önemli olacak ama giderek zemin enerji teknolojilerinde enerji liderlerine ya (ya da) bu teknolojilerin alt yapısını hazırlayan minerallere sahip olan ülkelere ki, çoğu Afrika’da ve Çin Halk Cumhuriyeti’nde oraya doğru kayacaktır yani daha çetrefilli enerji savaşlarına gireceğiz.”
Dünyada nükleerde değişik politikaların olduğunu söyleyen Birol, Almanya’nın nükleer kullanmayı istemediğini yavaş yavaş nükleerden çıktığını söyledi. Birol diğer ülkelerin nükleere yaklaşımlarıyla ilgili ise şunları söyledi: “Fransa elektriğinin dörtte üçü nükleerden geliyor. İngiltere, yeni enerji politikalarında nükleeri köşe taşlarından biri haline getirdi. Çin halk Cumhuriyeti’nde, Hindistan’da olduğu gibi Amerikan hükümeti de nükleere ciddi teşvikler verecek. Her ülkenin kendine göre stratejisi var.”
Nükleerin en büyük dezavantajının nükleerde ilk yatırım maliyetlerinin son derece yüksek olması olduğunu belirten Birol, bu yüzden ekonomileri zor dönemden geçen ülkeler için nükleere yatırım yapmanın son derece zor ama bir kere yaptıktan sonra da nükleerin yakıtının son derece ucuz olması nedeniyle elektrik üretiminin makul seviyeye gelebileceğini söyledi.
Ülkelerin birbirinden etkileneceğini söyleyen Birol, Avrupa’nın ve çok yakında Amerika’nın da karbon sınır vergisi getirmeye çalışacaklarını söyledi. Birol, karbon sınır vergisini şöyle açıkladı: “Mesela Fransa, Çin’den araba alacak. Burada Çin’de o araba yapılırken onun karbon ayak izinin ne olduğuna bakıp, ona göre eğer araba 10 Lira ise bunu cezalandırıp 12 Lira’ya çıkacak ve bu durum Çin’in aleyhine olacak. Burada Çin örneğini verdim ama bu Türkiye, Hindistan vs. de olabilir.”
Birol, ülkelerin gündeme getirmesiyle bu konunun, önümüzdeki dönem dünya ticaret tartışmalarının en büyük odaklarından biri haline geleceğini söyledi. Ticaretin herkesin hayatında son derece önemli olduğunu ifade eden Birol, Türkiye gibi ihracatın çok büyük bir bölümünü Avrupa ve ABD ile yapan bir ülke için bunun mutlaka göz önüne alınması gereken bir konu olduğunun altını çizdi.