Son dört aylık süreçte plastik ham madde fiyatlarında yaşanan hızlı artışı değerlendiren PAGDER Plastik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, gelecekte benzer sıkıntıların yaşanmaması için gerek kamu kuruluşlarının gerekse STK’ların sorunlara değil çözümlere odaklanması gerektiğini söyledi.
PAGDER Plastik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, son dört aylık süreçte plastik ham madde fiyatlarında yaşanan hızlı artışını değerlendirdi.
Gülsün, özellikle Avrupa’da faaliyet gösteren petrokimya firmalarının bir kısmının force majeure (mücbir sebeplere bağlı olarak üretimin durdurulması durumu) ilan etmesinin kalanının ise üretimlerini azaltması ve salgına bağlı olarak tedarik zincirinde yaşanan bozulmalar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de plastik ham madde fiyatlarının hızlı şekilde artmasına sebep olduğunu söyledi. Gülsün, “ülkemizin en önemli sektörlerinden olan plastik endüstrisinin bu fiyat artışı sürecini atlatması ve gelecekte benzer sıkıntıların yaşanmaması için gerek kamu kuruluşlarımızın gerek STK’larımızın sorunlara değil çözümlere odaklanması gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin plastik sanayisi tarafından geçen yıl tüketilen 10,5 milyon ton ham maddenin yaklaşık olarak yüzde 15’inin yurt içinde üretildiğini belirten Gülsün, kalan yüzde 85’lik kısmın ise ithalat yoluyla temin edildiğini söyledi. Bununla beraber Gülsün, son dönemde fiyatı hızla artan polipropilen (PP), polietilen (PE) ve polivinil klorür (PVC), polistiren (PS), polietilen teraftalat (PET), polibütilen tereftalat (PBT) vb. ürünlerinde ise yurt içi üretimin, talebin ancak yüzde 10’unu karşıladığının da altını çizdi.
Gülsün şu bilgileri aktardı: “Mevcut konjonktürde ithalat yoluyla temin ettiğimiz ve kısa vadede yurt içi talebi karşılayacak kadar üretim tesisi kurmamızın mümkün olmadığı stratejik önemi haiz ham maddelerin arz güvenliğinin sağlanması için lojistik hatların kurulması ve güçlendirilmesi gerekiyor. Zira üreticilerimiz hem ham madde fiyat artışı hem navlun artışı neticesinde rekabet güçlerini hızlı şekilde kaybetmekte.
Altı ay öncesinde Uzak Doğu Asya’dan yapılan ithalatta 1.500-2.000 Dolar bandında olan navlunun günümüzde 10 bin Dolara kadar çıktığını görüyoruz. Üreticimizi bu şoklardan korumak açısından lojistik hatlar büyük katkı sağlayacaktır. Örneğin bu lojistik hatlar kurulmuş ve uzun süreli anlaşmalar yapılmış olsaydı günümüzde üreticilerimiz sadece navlun bedelinden kaynaklı olarak plastik ham maddenin tonu başına 300-400 Dolar tasarruf etmiş oldurdu”
Orta vadede ise Türkiye’de çalışması devam eden petrokimya tesislerinin tamamlanması gerektiğini belirten Gülsün, bunlara yenilerinin eklenmesinin de teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Gülsün sözlerine şöyle devam etti: “Unutulmamalı ki mevcut fiyat artışı Türkiye’ye özgü bir durum değil tüm dünyada benzer fiyatları görüyoruz. Öte yandan, Uzak Doğu Asya’da üretilen ham madde Çin başta olmak üzere bölgenin yoğun plastik talebi ve bölge içinde navlun ücretlerinin çok daha düşük seyretmesi sebebiyle diğer coğrafyalara ihraç edilmemekte. Ayrıca Çin’in tüm dünyaya yoğun bir ihracat gerçekleştirirken karşılığında yeterli ithalat yapmıyor olması navlun fiyatlarını daha da aşağıya çekerek yerel üreticilerine büyük avantaj sağlamakta. Bu sebeplerle ülkemizde ham madde fiyatları Uzak Doğu’dan daha yüksek seyretmektedir. Bu kapsamda ülkemizde kurulacak petrokimya tesisleri arz güvenliğimizi sağlayacak ve sanayimizin tedarik zincirinde meydana gelebilecek şoklara karşı daha dirençli hale gelmesini sağlayacaktır.
Benzer şekilde son yıllarda ülkemizde hızla büyümekte olan ve geldiğimiz noktada PETKİM’den daha fazla bir üretime sahip olan plastik geri dönüşüm sektörü de yurti çi arz güvenliğinin sağlanması için önemli bir araçtır. Yurtiçinde sağlıklı işleyen bir toplama-ayrıştırma sistemi kuruluncaya kadar atık ithalatının yoğun denetimle devam etmesi plastik sektörümüzü de destekleyecektir.”
Spot Piyasalardan Kontratlı Alıma Dönülmeli
Sektör işletmelerinin gerekli ölçek büyüklüğüne sahip olmaması ve uluslararası piyasaları yakından takip etmemesi gibi sebeplerle ham madde kontratları yapmadıklarını söyleyen Gülsün, tedariki spot piyasalar üzerinden yaptığını belirtti. Gülsün şunları söyledi: “Bu durum ise sektörümüzü küresel arz şoklarına karşı daha kırılgan hale getirmekte. Bu noktada işletmelerimizi bilinçlendirmek açısından kamuya ve biz STK’lara daha çok iş düşüyor. Ayrıca kamunun da desteklemesi ile ortak satınalma kooperatiflerinin önü açılabilirse özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin kontratlı hammadde alımları mümkün olacaktır. Örneğin ABD’nin Ohio eyaletinde faaliyet gösteren GuildCPO 1988 yılından beri boyacılık endüstrisinde üretim yapan üyelerine ortak satın alma hizmeti sağlamaktadır. Ortak satınalma sayesinde pazarlık güçleri artan işletmeler ise daha rekabetçi hale gelmektedir. Benzer çalışmaların ülkemizde de yürütülmesi fayda sağlayacaktır.”