2021-2023 arası öngörülen duraksama dönemini yaşamamak için kapasite artışları başta olmak üzere eksi fiyatlı projelerin daha kolay finanse edilebilmeleri için bazı düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çeken TÜREK@home Başkanı Hakan Yıldırım, beş yıllık ihale yol haritasının çıkarılmasının sektörün geleceği açısından belirleyici olacağını söyledi.
Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği TÜREB, ‘Rüzgâr Bize Yeter’ sloganı altında “TÜREK@home” paneller zincirinde konuşan TÜREK@home’un Kongre Başkanı Hakan Yıldırım, sektöre ilişkin önemli saptamalarda bulundu.
Sektör olarak geçen on yılda sergilenen muhteşem atılıma değinen Yıldırım şunları söyledi: “10.000 MW’a yaklaşan kurulu gücü, 15 bin kişilik istihdamı 2020 senesinde Türkiye’nin rüzgâr alanında imalat yapan Avrupa’daki en büyük beş imalatçı ülkeden biri olmasını bugün yerli ve yabancı yatırımcı yaklaşık 250 santralde bulunan 3 bin 500 adet ihtiyacın yüzde 17’sini karşılıyor. YEKDEM mekanizması ve yerli imalata verilen teşvikler sayesinde kanat üreticilerinde 6 bin; kule üreticilerinde 1200; türbin üreticilerinde bin, yatırımcılarda yaklaşık 2 bin kişi istihdam ediliyor. Bu dört ana segmentin tedarikçileri de Türkiye’nin birçok yerinde yaklaşık 5 bin kişiyi istihdam ediyor.”
Yıldırım, Türkiye’nin elektrik tüketimimin yüzde 10’luk kısmını üreten ve çoğunluğu İzmir bölgesinde bulunan 80 fabrikada 15 bin kişinin istihdam edilmesiyle Avrupa’daki en büyük beş imalatçı konumuna gelen bir ekosistemin kurulmasının sağlandığını da sözlerine ekledi.
Sektörün taşıdığı potansiyelden dolayı geçen seneki Kongre mottosunun “Rüzgâr Enerjisi Memleket Meselesi” olduğunu hatırlatan Yıldırım, geçen 10 seneki başarılar ile önümüzdeki 10 seneki öncelikleri ve stratejileri tartıştıklarını söyledi.
Yıldırım bu tartışmaların neticesinde yaptıkları çıkarımlarla ilgili şunları söyledi: “Ülkemizin rüzgâr enerjisinde kat ettiği ilerleme ile diğer birçok ülkeyi geride bırakarak yatırım ve sanayi alanında en önde gelen ülkelerden biri olmasının ardında üç temel sebep var. Güçlü bir siyasi irade, doğru işleyen, finanse edilebilir bir mekanizma ve en az beş yıllık öngörülebilir proje stoğu. Bizi geçen 10 senede başarılı kılan bu parametreleri gelecek 10 sene için baktığımızda şunları görüyoruz. Rüzgâr enerjisi için gösterilen siyasi irade geçmiş senelerde olduğu gibi güçlüdür.
Bakanlarımız, Başkanlarımız, kamuda çalışan ve bu sektörün bir parçası olan tüm arkadaşlarımız yatırımcısına, sanayicisine, akademisyenine her türlü desteği vermekteler. Eğer önümüzdeki yıllarda da bu alanda diğer ülkelerden olumlu olarak ayrışmak istiyorsak diğer önemli iki parametre olan mekanizma geliştirme ve proje stoğu oluşturma noktasında daha fazla çalışmamız gerektiğimizi düşünüyoruz. 2020 sonrasında uygulanacak mekanizmaların geleceğin küresel gerçeklerine uygun olarak tasarlanması ve tüm bu 15 bin kişilik iş gücünü aktif ve üretken tutacak proje stoğunun oluşturulması en öncelikli ele alınması gereken konumuz olmalıdır.”
Yıldırım, son bir yılda Covid-19’un varlığıyla birlikte iş dünyasında yatırımların, gelişmenin, ilerlemenin en ölümcül düşmanı belirsizlik olduğunu bir kere daha anlaşıldığının da altını çizdi. Önümüzdeki dönemde rüzgâr sektörü üzerinde bir be belirsizlik oluşmasına izin verilememesi gerektiğini belirten Yıldırım, şunları söyledi: “Beş senelik iş yüküne baktığımızda şöyle bir manzara görüyoruz. Gelecek senenin ilk altı ayında Covid-19 kaynaklı süre uzatımını kullanan YEKDEM projeleri devreye girecektir. Asıl amacı teknoloji transferi olan ve az sayıdaki paydaş için iş yükü oluşturacak YEKA projelerinde 2022 yılında kurulum başlanacak gibi görünmektedir. Bununla birlikte büyük kısmı eksi fiyatlı çıkan yaklaşık 3000 MW’lık bugünkü koşullarda finanse edilmesi imkân dahilinde görünmeyen projelerin 2023’e kadar bir iş yükü oluşturması beklenmemektedir. YEKA ve eksi fiyatlı projeler ile 5000 MW’lık bir proje stoğu, kâğıt üzerinde olmakla birlikte 2022’nin belki de sonlarına kadar aktif bir stok olarak değerlendirilmemektedir. 2021 ila 2023 arasında iki yıllık bir duraksamaya yol açabilir. Böyle ani bir duraksama, sektörde faaliyet gösteren özellikle imalat ve hizmet sektörü oyuncuları için çok büyük bir problem olarak gelecek senenin ikinci yarısından itibaren karşımıza çıkacaktır.”
Yıldırım; 2021-2023 arası öngörülen duraksama dönemini yaşamamak için kapasite artışları başta olmak üzere eksi fiyatlı projelerin daha kolay finanse edilebilmeleri için birtakım düzenlemelerin yapılması gerektiğinin de altını çizdi.
Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Uzun vadeli bir öngörülebilirliğin sağlanması içinse 2020 sonrası mekanizmanın bir an önce netleştirilmesi ve beş senelik paketler halinde ihale takvimlerinin belirlenmesi ve yayınlanması gerektiği düşünülmektedir. Kısa vadeli proje stoğunun arttırılması için düzenleme yapılması, orta vadeli finanse edilebilir mekanizma oluşturulması ve beş yıllık ihale yol haritasının çıkartılması sektörün geleceği açısından belirleyici olacaktır. Aksi durumda sektörde proje geliştirici danışmanlardan başlayarak vinççiler, nakliyeciler, montajcılar, mühendislik şirketleri, küçük imalatçılar ve nihayetinde ihracat yapan büyük imalatçılar açısından 2021’in ortasından itibaren başlayacak sorunları ilerleyen aşamada geri çevirmek çok daha zor olabilir.”
Özellikle son 10 senede sektöre ülke olarak çok büyük önem verildiğine de değinen Yıldırım, bugünkü başarılı noktaya hep beraber gelindiğini vurguladı. Yıldırım, şunları söyledi: “İyi durum ve kötü durum senaryolarını çalışarak sektördeki oyuncuların başına kısa ve orta vadede neler geleceğini öngörerek bu kadar üst düzey atılımın yapıldığı bir sektörün elimizden kayıp gitmesini önlemek istiyoruz. Bu bakımdan öngörülerimizi tüm açıklığıyla ve içtenlikle sizlerle paylaşmak istedik. Rüzgâr tersine dönmeden finanse edilebilir mekanizmaları ve yatırım için cezbedici olabilecek proje stoğunu ortaya koymalı ve ülkemizi rüzgâr sanayisi alanında bölgenin üretim üssü olarak geliştirmeliyiz. Bu hepimizin ülkemize olan borcudur. Çok güzel bir sözümüz vardır bizim “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” biz şimdiye kadar yapılan mükemmel işe bakarak rüzgârın ülkemizdeki geleceğiyle ilgili umut doluyuz. Bu alanda dünyanın en büyük şirketleri ülkemize yıllardır yatırım yaptılar ve yapmaya devam edecekler. Rüzgâr bizi bir araya getirmeye, rüzgar istihdam oluşturmaya rüzgar tek başına ülke elektriğinin yüzde 20’sini karşılamaya, rüzgar milyonlarca Dolar ihracat yapmaya yeter. Rüzgâr Bize Yeter!”