SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, “Türkiye’nin Ulusal Hidrojen Stratejisi için Öncelikli Alanları” raporunu yayımlandı. Rapora göre, Türkiye’nin nihai enerji tüketiminin yüzde beşinin yeşil hidrojen kaynaklarıyla karşılanacak olması 45,4 milyar dolarlık yatırım fırsatı sunabilir.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, “Türkiye’nin Ulusal Hidrojen Stratejisi için Öncelikli Alanları” raporunu yayımlandı.
Raporda; Yerli hidrojen sanayisinin kurulmasının Türkiye’nin enerji stratejisinin yeni bir hedefi hâline geldiğine dikkat çekiliyor. Çalışmanın hidrojenin, Türkiye’nin toplam nihai enerji tüketiminden sorumlu olan imalat sanayi, binalar (konut, ticari ve kamu) ve ulaştırma sektörleri içerisinde önemli bir rolü olduğunu ortaya çıkardığı da vurgulanıyor. Bununla beraber küresel sıralamada Türkiye’nin ilk 10 içerisinde yer aldığı çelik ve çimento üretiminin ülke sanayi enerji talebinin önemli bir payını temsil ettiğinin altı çiziliyor. Ayrıca karayolu yük taşımacılığının ise enerji talebi açısından hızla büyüyen bir ulaştırma şekli olduğu belirtiliyor.
Yenilenebilir enerji kaynak bazlı yeşil hidrojen, enerjiyi son tüketen sektörlerin dönüşümünde önemli bir fırsat sağlayabileceğinin vurgulandığı çalışma kapsamında mevcut enerji tüketim değerleri üzerinde yapılan değerlendirmelere göre, Türkiye imalat sanayinde 2,1 milyon ton eş değer petrol (Mtep), karayolu yük taşımacılığında 1,8 Mtep ve doğal gaz/hidrojen karışımı için 0,6 Mtep olarak toplamda 4,6 Mtep seviyesinde yeşil hidrojen potansiyeli olup, Türkiye’nin 2018’deki toplam nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde beşi yeşil hidrojen ile ikame edilebilir. Bu miktarın üretimi için toplam en az 12,1 gigavatlık (GW) kurulu elektrolizör gücü gerekiyor. Raporda elektroliz için gerekli olan kurulu elektrik gücünün de tahmini olarak en az 36,3 GW olacağının göz ardı edilmemesi gerektiği belirtiliyor. Raporda; toplam yatırım ihtiyacının ise en az 45,4 milyar Amerikan Doları seviyesinde olacağının hesaplandığının altı çiziliyor.
Çalışma, Türkiye’nin, çeşitli yollardan hidrojen üretiminin maliyetleri, faydaları ve sistem uygulamalarını kapsayan net bir planın geliştirilmesinin gerekliliği, yatırımlar için gerekli olan finansman ihtiyacının sağlanması, hidrojenin iş fırsatlarını anlama ve yerli bir kaynak olarak hidrojenin Türkiye’nin enerji dönüşümü stratejisine katkısının anlaşılmasını da kapsayan bir ulusal hidrojen stratejisinin geliştirilmesinde farklı öncelik alanlarına dikkat çekiyor.
Bu raporda ele alınmış basit bir analizin ortaya koyduğu yeşil hidrojen potansiyeline göre Türkiye’nin toplam nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde beşi hidrojen ile ikame edilebilir ve bu Türkiye’nin doğal gaz ve diğer fosil yakıtlara olan ithalat bağımlılığının azaltılmasında önemli bir rol yaratabilir.
Ayrıca yoğun enerji tüketen ağır sanayi, ulaştırma için temiz bir enerji alternatifi sağlayacak ve en önemlisi de Türkiye’nin doğal gaz şebekesini dönüştürecek ve yenilenebilir enerji kaynaklarının şebeke yatırımları için alternatif esneklik seçenekleri sağlayacaktır.
Nakil boru hatları kullanıldığı takdirde, hidrojen, AB bölgesi ve diğer komşu ülke ve bölgelere ihraç edilebilir. Türkiye’nin doğu-batı yönündeki elektrik nakillerinin, yeni üretim kapasitelerinin eklenmesiyle 2023 yılına kadar büyümesi bekleniyor. Bu üretimin bir kısmı, Türkiye’nin batısındaki kombine çevrim gazı yakıtlı enerji santrallerine hidrojen olarak aktarılabilir.
Yenilenebilir enerji kapasitesine yönelik yatırımlar, elektrolizörlere göre üç kat daha fazla olması sebebiyle yatırımların harekete geçirilmesi için finans yaratılması gerekiyor. Maliyet rekabet gücünü hayata geçirmede, elektroliz maliyetlerini düşürmek için teknolojinin hızlı şekilde yayılmasına ihtiyaç var.
Türkiye’nin enerji sektörünü karbonsuzlaştırmak ve ihracat fırsatları yaratmak, böylelikle de hem talep esnekliği hem de hidrojen üretimi olarak elektrolizörler kullanarak başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kapasitesini en üst düzeye çıkarmak, daha fazla yenilenebilir enerji entegre etmek için Türkiye’nin sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynak potansiyelinin nasıl kullanabileceğine dair bir plana ihtiyacı var.
Yeşil hidrojenin kullanılabileceği birçok sektör mevcuttur. Kullanım alanlarının maliyet ve faydaları, Türkiye’nin enerji sistemini karbonsuzlaştırmak için diğer düşük karbonlu çözümlerle karşılaştırma da dâhil olmak üzere, sektör/uygulama düzeyinde karşılaştırılmalıdır. Yeşil hidrojenin yararları, hava kirletici emisyonların azaltılmasından, iklim değişikliğini önlenmesine olan katkısına kadar tüm faydalarıyla birlikte ele alınmalıdır. Enerjiyle ilgili CO2 emisyonlarının azaltılmasına yönelik piyasa temelli mekanizmaların uygulanması, Türkiye’nin endüstriyel rekabet gücünü artıracaktır. Bu bulguların kömür ve diğer kaynaklardan hidrojen üretimiyle ilgili maliyet ve faydalarıyla da karşılaştırılmasına ihtiyaç vardır.
Mevsimsel depolamanın gerekliliği, yüksek oranda yenilenebilir enerjiye bağlı çalışan elektrik sistemlerin önündeki en büyük engeldir. Batarya depolama, elektrik sisteminin kısa vadedeki ihtiyaçları için çok daha yararlı olacaktır. Hidrojen depolama, hidrojen doğal gaz altyapısına ekonomik olarak entegre edilebildiği takdirde uygulanabilir bir seçenek olabilir.
Türkiye’nin enerji politikası, yerli kaynakların yerli teknoloji ile kullanımına dayanmaktadır. Hidrojenin iş fırsatlarının sunduğu yerli bir hidrojen teknolojisi ve başlangıç ekosistemini oluşturmak, tüm ekonomi için fırsatlar yaratacaktır.
Enerji sektörünün karbonsuzlaştırılmasında, yeşil hidrojen enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve elektrifikasyonu destekleyecektir; bu nedenle de teknoloji geliştirme ve uygulama, optimum lokasyon seçimi, maliyetler ve faydalar, endüstri dönüşüm fırsatları ve iş modelleri için bir zaman planıyla birlikte Türkiye’nin ulusal enerji ve iklim stratejileri bağlamında, yeşil hidrojen için bir strateji geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Günümüzde hidrojen esas olarak kimya ve petrokimya ürünlerinin üretiminde ham madde olarak kullanılmaktadır. Yeşil hidrojenin birden fazla sektörde kullanım alanı olan bir enerji taşıyıcısı olarak ortaya çıkmasıyla, uygulama alanları da genişliyor. Bunlar içerisinde imalat endüstrisinde demir, çelik ve çimento gibi ürünlerin üretimi, yük taşımacılığı ve hidrojeni doğal gaz şebekelerine eklenmesi gibi ivme kazanan yeni alanlar vardır.