Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyen Uluslararası Enerji Ajansı (The International Energy Agency / IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, yenilenebilir enerjinin Türkiye enerji sektörünün en önemli sütunlarından bir tanesi olacağını düşündüğünü söyledi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), “Dünyada ve Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Bugünü ve Yarını” başlıklı webinarı 21 Nisan 2021 Çarşamba günü gerçekleştirdi.
Webinara katılan Dr.Birol, Covid-19’un 2020 yılında dünya ekonomik büyümesinde çok ciddi düşüşlere sebep olduğunu söyledi. Bu bağlamda hemen hemen her ülkenin dünyada bu ekonomik buhrandan payını aldığını belirten Dr. Birol, dünya ekonomisinin yeniden ayaklarının üzerine basacağının herkes tarafından bilinen ve beklenen bir süreç olduğunu da sözlerine ekledi. Dr.Birol gerçekten de 2021 yılında dünyadaki ekonomik beklentilerin pozitife döndüğünü ve hem Türkiye’de hem de dünyada ciddi bir ekonomik toparlanmanın görüldüğünü vurguladı.
Dr.Birol sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi buradaki soru şuydu: Enerji ve iklim değişikliği bakımından konuya yaklaşırsak dünya ekonomik toparlanmaya başlarken acaba hangi enerji türlerini kullanacak? Bunların da emisyonlara iklime olan etkisi ne olacak? Şöyle bir teori vardı. İnsanlar Covid’den o kadar yaka silktiler ki, onun gibi başka bir sorun olan iklim değişikliği konusunda artık dikkatli davranacaklar. İnsanların davranışları, seçtiği enerji türleri daha temize ve sürdürülebilir olana geçecek, günlük alışkanlıkları bile değişecek şeklinde bir beklenti vardı. Biz bu beklentilere biraz ihtiyatlı yaklaştık çünkü burada insanların yaklaşımı kadar hükümet politikaları ve bu enerji teknolojileri seçimlerinin ekonomik maliyetleri nelerdir? Biz bunların da önemli olduğunu düşündük.”
IEA’nın geçtiğimiz günlerde 2021 yılındaki beklentilerini açıkladığına da değinen Dr.Birol, bunların esasen sadece Ajansın beklentileri olmadığını söyledi. Dr.Birol şunları söyledi: “İlk üç ayda neler oldu? Hangi enerji türü ne kadar tüketildi? Bu bağlamda 2021 yılında dünyadaki emisyon artışlarının çok hızlı olacağını ve tarihteki en büyük ikinci emisyon artışı olacağını düşünüyoruz. Çok ciddi şekilde emisyonlarda artış olacak. Bu rakamlarla dünyada birçok hükümetin koyduğu hedefler, beklentiler, taahhütler arasında ciddi bir uçurum var.”
Dr.Birol, Avrupa, Japonya, ABD, Çin Halk Cumhuriyeti birçok ülkenin emisyonlarını 2050 yılında sıfıra getireceğine dair taahhütler de bulunduğunu hatırlattı. Birol sözlerine şöyle devam etti: “Böyle taahhütlerde bulununca beklenti; emisyonlarda düşüş oluyor ama rakamlara bakınca taahhütler ve hayatta olanlar arasında giderek büyüyen bir uçurum olduğunu görüyoruz. Bütün taahhütlere rağmen iklim değişikliği açısında emisyonların hızla artması, gerçekten endişe verici bir durum.”
Öte yandan Dr.Birol, sürdürülebilirlik açısından karamsar denilebilecek tabloda yenilenebilir enerjinin bütün dünyada hızla büyümeye devam etmesinin güzel haber olduğunun altını çizdi. Dr.Birol şöyle konuştu: “Kömür de gaz da petrol de hızlı bir şekilde büyüyor ama yenilenebilir enerji de büyümeye devam ediyor. Aslında 2020 yılında yani geçen yıl bütün enerji türleri düşüş gösterirken; yenilenebilir enerjide ufak da olsa bir artış gördük ama 2021 yılında dünyadaki yenilenebilir enerjinin toplam enerjideki payının yüzde 30’a çıkacağını düşünüyoruz. Ki, yenilenebilir enerjinin dünya enerji kullanımındaki payının yüzde 30’a çıkması Sanayi Devrimi’nden beri görülen en yüksek rakam.”
Bu durumu iki sebebe bağlayan Birol: “Bir tanesi hükümetlerin verdiği teşvikler. İkincisi de bununla beraber maliyetlerde düşüş.” dedi.
Hâlihazırda yenilenebilir enerji denilince akıla en hızlı büyümeyi gösteren iki yenilenebilir enerji türünün geldiğini vurgulayan Dr.Birol, bunların güneş ve rüzgar enerjisi olduğunu söyledi. Dr.Birol sözlerini şöyle sürdürdü: “Güneşten elektrik elde etmek şu anda maliyet açısından dünyanın birçok yerinde en ucuz seçim haline geliyor. İnsanların güneşi kullanmaları, güneşten elektrik elde etmeleri sadece çevreye duyarlı olduklarından değil, daha da önemlisi en ucuz seçim olduğundan kaynaklanıyor. O bakımdan tüm dünyada güneşte büyük bir ilerleme görüyoruz. O yüzden biz iki üç ay önce güneşi, elektrik sektörünün yeni kralı olarak ilan ettik.”
Dr.Birol, rüzgar enerjisinde de hem kara (onshore) rüzgarında ve giderek de denizüstü (offshore) rüzgarında ciddi büyümelerin olduğunu söyledi. Dr.Birol şöyle konuştu: “Çin, Avrupa, ABD, Japonya’da hızlı bir şekilde büyüyor. Oradaki maliyetlerde de büyük bir düşüş olduğu için denizüstü rüzgarındaki büyümenin de giderek artacağını düşünüyoruz. En azından şunu söyleyeyim denizüstü rüzgar uygulamalarında bugün ile 2025 yılı arasında maliyetlerde yüzde 50’ye yakın bir düşüş olacağını görüyoruz. Bu da gerçekten iyi haber. Aslında rüzgar ve güneşi belirttim ama bunun yanı sıra şunu da söylemem lazım hala hidroelektrik santraller dünyanın en büyük yenilenebilir enerji kaynağı ama oradaki büyüme potansiyelin büyük bir kısmı kullanıldığı için oradaki büyüme biraz daha yavaş seyrediyor. Bunun dışında bence arada sırada unutulan ama bizim ülkemiz için ve birçok ülke için önemli olan başka bir yenilenilir enerji türü de jeotermal. Jeotermali hem elektrikte hem ısıtmada hem de sanayi sektöründe kullanabiliriz. Bizim ülkemizin potansiyeli son derece büyük. O bakımdan son derece şanslı bir ülkeyiz.”
Dr.Birol, gelecek yıllar yenilenebilir enerjideki büyümenin artarak hızlanmasını beklediklerinin altını çizdi. Dr.Birol: “Bunun da önemli nedenlerinden bir tanesi birçok ülkenin iklim değişikliği ile ilgili hedeflere ulaşmak için yenilenebilir enerjiye ilave önemli teşvikler vereceği ve birçok kolaylıklar sağlayacağıdır.”
Birol, 22-23 Nisan tarihlerinde ABD Başkanı Joe Biden’ın başkanlık edeceği ve Türkiye de dahil olmak üzere 45 devlet liderinin katılacağı Dünya İklim Zirvesi’ne kendisinin de davetli olduğunu belirtti. Birol şöyle konuştu: “Zirve’de göreceğiz birçok ülke lideri yenilenebilir enerjiye ciddi bir vurgu yapacak ve kendi ülkelerindeki yenilenebilir enerji hedefleri ve bununla ilgili finansmanlar konusunda açıklamada bulunacaklar. Ben de davetli olarak toplantıya katılacağım ve burada da yenilenebilirin önemini diğer temiz enerji teknolojileri ile birlikte dünya liderler ile paylaşmaya çalışacağım.”
Birol, Uluslararası Enerji Ajansı olarak ülkelerin enerji politikalarını ve enerjideki gelişmelerini her beş yılda bir incelediklerinin altını çizdi. Birol şunları söyledi: “Neredeler, nereye gidiyorlar, ne yaptılar? Çok kısa zaman önce Türkiye ile ilgili incelememizi yaptık ve burada rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye’nin enerji sektöründeki en büyük başarılarından bir tanesi yenilenebilir enerjide büyük devasa adımlar atmış olması. Potansiyelimiz çok fazla. Ve yenilenebilir enerjinin Türkiye’nin enerji sektörünün en önemli sütunlarından bir tanesi olacağını düşünüyorum ve umuyorum.”