Enerji ve emisyonların ayrımının net şekilde yapılması gerektiğini dile getiren Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, “Enerjiye karşı değiliz, emisyonlara karşıyız. Yani bu ikisini aynı kefeye koymamamız lazım.” dedi.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), “Küresel Enerji ve İklim Politikalarında Yeni Bir Dönem: Yeni ABD Yönetimi Gündemi” webinarında enerji ve iklim alanlarında öne çıkan önemli dinamikleri ve IEA gündemindeki konuları değerlendirdi.
İklim değişikliğine en fazla katkı yaratan faktörün emisyonlar olduğunu belirten Birol, emisyonların da enerji sektöründen geldiğinin altını çizdi. Birol enerji sektöründeki sorunu çözmeden herhangi bir şekilde iklim sorununu çözmenin de mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
Covid-19’un çok fazla yaşam kaybına neden olduğuna değinen Birol, bilim insanlarının iklim değişikliğinin önüne geçilmemesi durumunda oluşacak yıkıcı etkilerinin, Covid’in etkilerinden birkaç kat daha şiddetli olacağını söylediğine dikkat çekti. Birol o nedenle bu gerçekten önemli soruna bir çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında iklim değişikliği, enerji ve emisyon konularına dikkat çeken Birol, şunları söyledi: “İlk olarak enerji sektörünün rolünü dikkate aldığımızda iklim değişikliğine yol açan emisyonların yüzde 80’inden daha fazlası enerji sektöründen kaynaklanıyor. Kömür, petrol ve gaz kullanımından kaynaklanıyor. Bu üç fosil yakıt emisyonları, etkiliyor. Burada enerjinin rolü, birinci sırada.”
Emisyon konusunun küresel bir mesele olduğuna değinen Birol, konuyu şu şekilde izah etti: “Mesela Fransa’daki emisyonlar, sıfır olmasına rağmen önemli bir etki yaratmıyor. Fransa’daki iklim değişikliğine önemli bir etkisi olmuyor çünkü Jakarta’dan, Endonezya’dan, ABD’den ya da Yeni Delhi’den gelen emisyonlar, herkes üzerinde aynı derecede etki yaratıyor. Yani bir ülkenin iyi bir iş çıkarması bu anlamda sorunu çözmek için yeterli değil ve o ülkeyi ulusu da kurtarmaya yeterli değil. Küresel bir çözüm bulmak zorundayız.”
Birol, küresel karbondioksit emisyonlarının bir pasaportunun olmadığını dolayısıyla her ülkeye giriş çıkış yapabildiğini de sözlerine ekledi. Bu nedenle de konuya küresel bir çözüm bulunması gerektiğini yineledi.
Enerji ve emisyonların bir kafa karışıklığına neden olduğunu düşündüğünü dile getiren Birol, şu bilgileri aktardı: “Enerji iyidir; emisyonlar, kötüdür. Böyle net bir ayrım yapmamız gerekiyor. Enerji, bizim rahat ve verimli üretken modern bir hayat yaşamamızı sağlıyor. Evet ama emisyonları azaltmamız lazım. Enerjiye karşı değiliz, emisyonlara karşıyız. Yani bu ikisini aynı kefeye koymamamız lazım ve temiz enerji seçeneklerine daha fazla odaklanmamız lazım.”
Dünya çapında hükümetlerin çoğunun hedefler belirlediğini dile getiren Birol, bu bağlamda ülkelerin emisyonlarını da 2050 yılında sıfıra indirme taahhüdünde bulunduklarını söyledi. AB, Birleşik Krallık, Japonya, Çin ve Kanada’nın benzer taahhütlerde bulunduğunu hatırlatan Birol, çok yakında ABD’nin de bu gruba katılacağını düşündüğünü belirtti. Birol şunları söyledi: “ABD’yi düşündüğümüzde küresel emisyonların yüzde 60’ından daha fazlası 2050 yılında sıfırlanma taahhüdü kapsamına girmiş olacak. Bu anlamda siyasi bir ivme var ve bir hükümet kararlılığı var.”
Ekonomik bozulma düşünüldüğünde bazı hükümetlerin ekonomik toparlanma paketleri sunduğunu hatırlatan Birol, ekonomilerin geliştirilmesi için yeni teşviklerin, yeni önlemlerin alındığını söyledi. Birol, sözlerine şöyle devam etti: “Birçok hükümet de bunları yaparken temiz enerji seçenekleri için teşvikler koyuyor ve bunları destekliyor. Mesela Avrupa’dan, Japonya’dan yakın zamanda da ABD’den de temiz enerji teknolojilerine destek verilmesi söz konusu olacaktır. Ekonomik toparlanma paketleri kapsamında temiz enerji için teşvikler de bulunacak.”
Kasım ayında Birleşik Krallık’ta Glasgow’da gerçekleşecek COP26 Toplantısına da değinen Birol, şunları söyledi: “Farklı hükümet liderlerinden duyduğum husus şu; aslında artan ve büyüyen bir ivme var. ABD’nin liderliği tabiki burada son derece önemli olacak ve tüm taraflar, bir anlaşmaya varmak ve dünyayı doğru yolda ilerlemesi için teşvik etmeyi istiyor. Bence bu, yakın geçmişimizdeki en önemli uluslararası toplantılardan biri olacak ve umuyorum ki iyi sonuçlar da ortaya çıkacak.”
Kilit kelimenin inovasyon olduğunu vurgulayan Birol, şunları söyledi: “Çok büyük, kapsamlı bir inovasyona ihtiyacımız var ki, bu teknolojileri piyasaya hazır hale getirelim ve piyasada bir paylarının olmasını sağlayalım. Doğrudan karbon yakalama ve depolamadan daha sonra elektrikli arabalara ve elektrikli tırlara diğer hususlara uzanan geniş bir çerçevede inovasyona büyük oranda ihtiyacımız var.”
Birol, inovasyonun da bir itici gücü olarak on yıllardır olmasa da birkaç yıldır çok büyük çaba gösterdiklerini belirtti. Birol; “Son birkaç yılda uluslararası arenaya uluslararası ortama bir geri dönüş yaptık diyebilirim ve temiz enerji inovasyonu bağlamında da önemli bir rol oynayacağımızı düşünüyorum.”
Dünyada emisyonları sıfıra getirmek için öne çıkan konular arasında elektrikli araçlara özel bir parantez açan Dr. Birol, “Sıfır emisyon için satılan her iki araçtan birinin elektrikli olması gerektiğini belirtti. Birol şunları söyledi: ” Şu anda satılan her 100 arabadan belki üçü elektrikli. Birçok ülke şu anda kullandığımız konvansiyonel araçların satışını yasakladı ve yakında başka ülkeler de bu yasakları açıklayacak. Elektrikli araçlarla ilgili Türkiye’de de güzel gelişmeler oluyor fakat henüz yeterli seviyede değil. Türkiye TOGG ile ilgili önemli adımlar attı ama Türkiye’deki otomotiv sektörünün elektrikli araç devrimi konusunda daha fazla ne yapabileceğini düşünmesi lazım.”
Konuşmasında Uluslararası Enerji Ajansı’nın da çalışmalarına değinen Birol, mart ayında net sıfır zirvesi düzenleyeceklerini söyledi. Zirve’de dünyanın farklı ülkelerinin Bakanlık düzeyinden temsil edileceğini söyledi. Birol, bu toplantıda uluslararası iş birliğinin nasıl geliştirilebileceğini ve bu sayede Glasgow’a giden yolun nasıl açılabileceğinin tartışılacağını söyledi.
Dünya için bir yol haritası oluşturma aşamasında olduklarını da söyleyen Birol, birçok ülkenin 2050’de sıfır emisyonu sağlamak için kendi ulusal yol haritasını hazırladığını hatırlattı. Birol şunları söyledi: “Biz tüm dünya için bir yol haritası hazırlayacağız. 2050’de tüm dünya net sıfıra ulaşacak olursa burada herkes fayda sağlayacak.18 mayısta da uluslararası basının dikkatine sunacağız. Bu raporumuzu, yol haritamızı yayınlayacağız.”